Elektrikli araçların ikonu: BMW i4 M50
Test köşemizin bu haftaki konuğu BMW i4 m50 oldu. Öncelikle 544 beygirlik bu canavarı test etmek geleceğin otomobillerinden birini şimdiden deneyimlemek gibiydi. BMW’nin yeni nesil elektrikli araçlarından biri olan i4 M50, sadece performansıyla değil, aynı zamanda estetik tasarımı, yenilikçi iç mekanıyla ve çevre dostu olmasıyla da dikkatleri üstüne topluyor.
Öncelikle ön kısmına göz attığımızda BMW i4 m50, agresif ve zarif tasarımıyla kendine hayran bırakıyor. BMW’nin imzası haline gelen böbrek ızgara tasarımı, bu modelde de kendini gösteriyor ve markanın karakteristik duruşunu koruyor. BMW i4 M50’nin farları yalnızca estetik güzellik olarak değil aynı zamanda adaptif özellikler gibi birçok özelliğe sahip. Bu adaptif LED farlar, yol ve hava koşullarına göre otomatik olarak ayarlanarak her zaman en iyi aydınlatmayı sağlıyor. Virajlarda, direksiyon hareketlerini takip eden farlar sayesinde, dönülen yön daha iyi aydınlatılıyor ve bu da gece sürüşlerinde sürücünün kendini daha güvende hissetmesini sağlıyor. Ayrıca, otomatik uzun far asistanı sayesinde, karşıdan gelen araçların gözlerini kamaştırmadan en iyi görüş sağlanıyor.
Farların altında yer alan hava menfezlerine baktığımızda ise BMW i4 M50’nin tasarımının hem estetik hem de fonksiyonel bir parçası. Bu menfezler, araca agresif ve sportif bir görünüm kazandırmanın yanı sıra, aerodinamik performansı da artırıyor. Menfezlerdeki karbon fiber detaylar ise, BMW’nin M serisine özgü performans ve stil anlayışını yansıtıyor.
Kaputun altında yatan teknoloji ise bir başka büyüleyici unsur. İki elektrik motoruyla donatılmış olan i4 M50, toplamda 544 beygir gücü üretiyor. Bu, 0’dan 100 km/s hıza sadece 3.9 saniyede ulaşabilen bir performans canavarı anlamına geliyor. Elektrikli araçların sunduğu anlık tork avantajı, i4 M50’yi asfalt üzerinde adeta bir roket gibi fırlatıyor. Hem sessiz hem de güçlü bir sürüş deneyimi sunarken, iç mekanda bulunan yapay motor sesi seçeneği ile klasik otomobil hissiyatını da bizlere yaşatmaya devam ediyor. Yol tutuşu ve sürüş dinamikleri ise BMW’nin mühendislik harikası olarak nitelendirilebilir. Düşük ağırlık merkezi ve mükemmel ağırlık dağılımı sayesinde, virajlarda son derece stabil ve güven verici bir performans sergiliyor.
Yan profilden bakıldığında, BMW i4 M50’nin dinamik ve akıcı hatları hemen dikkat çekerken alçak tavan çizgisi ve belirgin omuz çizgisi, aracın sportif karakterini vurguluyor. Kapı kollarının gövdeye entegre edilmesi ve aerodinamik yan aynalar, rüzgar direncini azaltarak performansı artırıyor. 19 inçlik M özel jantlar, aracın yere sağlam basmasını sağlarken, yan eteklerdeki karbon fiber detaylar, hem hafifliği artırıyor hem de şık bir görünüm sunuyor.
Arka kısmına geldiğimizde önceki 4 serilerinden de alışık olduğumuz ince ve yatay olarak uzanan led stop lambaları bizleri karşılıyor. Tamponda bulunan difüzör ve bagaj kapağında gördüğümüz spoiler araca sportif görünüm katmakla kalmayıp aerodinamik performansı arttırarak yüksek hızlarda da ekstra yol tutuşu sağlıyor. Elektrikli olarak açılıp kapanabilen bagaj kapağı, kullanımı kolaylaştırırken, 470 litrelik bagaj hacmi de günlük ihtiyaçlar için yeterli alan sunuyor.
İç mekan, BMW’nin kalite ve konfor anlayışının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Sürücü odaklı kokpit tasarımı, büyük dokunmatik ekranı ile kullanımı kolaylaştırdığını belirtebilirim. Ön koltuklar geniş ve konforlu bir oturma sağlıyor ancak arka kısımda uzun boylu yolcular için aracın coupe olmasının dezavantajlarını yaşayabilir.