Yedek parçada sahteciliğe Ortadoğu, Afrika ve Balkanlardaki talebi sebep oluyor
Türkiye yedek parça sektöründe 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Motor AŞİN, sıklıkla gündeme gelen sahte yedek parça konusuyla ilgili aydınlatıcı bilgiler paylaştı. Her ay on binlerce taklit yedek parçanın yakalandığını ifade eden Motor AŞİN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Saim Aşçı "Dünyada rüştünü ispatlamış markaların onlarca yıl AR-GE ile ürettiği ürünleri, merdiven altı firmalar tarafından birebir aynı kutulamayla taklit edilerek üretiliyor. Sahte parçayı satın alanlar da, üretip satanlar da çoğu kez bu gerçeği bilerek ticaret yapıyor. Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkeleri, ekonomik şartları nedeniyle, yüksek adetli siparişle ülkemizden sahte yedek parça ithal ederken, maalesef bu sahte parçaların bir kısmı da yerel pazar ağına dahil oluyor. Bu sebeple otomotiv satış sonrası pazarında en kritik unsur güvendir." açıklamasını yaptı.
Otomotiv yedek parça sektöründe dünya çapında bilinen 130'dan fazla üreticinin distribütörlüğünü yapan Motor AŞİN, sektörün en büyük problemlerinden birisi haline gelen sahtecilikle ilgili dikkat çekici bilgiler paylaştı. Araçlarda kısa ve uzun vadede çok büyük problemlere sebep olarak ülke ekonomisine de büyük zararları olan taklit yedek parçalar, trafikte can ve mal güvenliğini de tehlikeye atıyor. Sahteciliğin bir etik sorun olmakla beraber ekonomik sebeplerle de ortaya çıktığını vurgulayan Motor AŞİN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Saim Aşçı, yüksek adetli taklit yedek parça taleplerine karşı bazı üreticilerin karşı duramadığına ve konunun etik ve milli boyutlarının incelenmesi gerektiğini belirtiyor.
SAHTECİLİĞİN ÜLKEYE FATURASI 5 MİLYAR TL’DEN FAZLA
Dünya çapında kalitesiyle rüştünü ispatlamış markalarla kutulanan taklit yedek parçalar, herhangi bir AR-GE ve test sürecinden geçmediği için çok daha düşük maliyetlerle üretilirken, kar marjı ürüne ve pazara göre yüzde 200’leri aşıyor. Konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulunan Aşçı, "Sahte parçayı tedarik edenler de üretip satanlar da çoğu kez bu gerçeğin bilincinde olarak ticaret yapıyor. Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkeleri, içinde bulundukları ekonomik şartları nedeniyle, yüksek adetli siparişle ülkemizden sahte yedek parça ithal ediyor ve maalesef bu sahte parçaların bir kısmı da yerel pazar ağına dahil oluyor. Yüksek adetli siparişler, bazı üreticilerin iştahını kabarttığı için karşı duramıyor. Bu, etik bir problem. Sahteciliğin ülkemize faturası yılda ortalama 5 milyar TL'den fazla" dedi.
İHRACATIN İKİ KATINA ULAŞMA POTANSİYELİ VAR
Taklit yedek parça probleminin uzun vadede Türkiye otomotiv sanayisinin prestijine de olumsuz etki ettiğini söyleyen Aşçı, "Made In Turkey" imzalı ürünlerin ihracatının artırılması adına sektöre de çağrıda bulundu. "Otomotiv yedek parça sektörü özelinde ülke olarak global piyasalarda maliyet liderliği modeliyle rekabet etme şansımız çok fazla olmayabilir. Nitekim Uzak Doğu maliyetler noktasında çok agresif fiyatlar veriyor; fiyatla rekabet şansımızı zorlaştırıyor. Ancak bizlerin farklılaşma stratejisiyle global pazarda ürün, hizmet ve teslimat üstünlüğü modeliyle öne çıkmamız gerekiyor. Bu da taklit malı revaca vererek değil, ancak teknik altyapısı ve teknik özellikleri eşdeğer parça standartlarında olan, özgün markalaşma stratejisi ile olabilir. Global bir marka haline gelmek ve bunu sürdürülebilir kılmak zahmetli ve uzun soluklu bir maraton. Bununla birlikte Türkiye satış sonrası alanında çok güçlü bir konumda ve sektörel anlamda yılda 4 milyar Euro'dan fazla ihracat yapan bir kapasiteye sahip." şeklinde konuşan Aşçı "Bu sayının önümüzdeki 5 yılda 2 katına kadar çıkacak potansiyeli var, bu süreçte önemli olan markalaşmaya yatırım yaparak dünya çapında sektörün tercih ettiği Made in Turkey markalarını çoğaltmak ve pazar payını daha da yukarı taşımaktır. Bu hedef için de merdiven altı üretici zihniyetinden sıyrılıp, AR-GE'ye yatırım yapmak gerekmektedir. Böyle yönetilen bir süreç kurumsallaşma adımlarını iyileştiren yerli üreticilerimiz için de bir öz güven ve motivasyon kaynağı olacaktır. Bilinmesi gerekir ki, hangi kapasite ve fiziksel büyüklükte olursa olsun sahte ürün üretilmesine yeşil ışık yakan fabrikalar ve üreticiler düşünce ve vizyon olarak merdiven altı üretici seviyesinden öteye geçemez ve global pazarda yer edinemez. Taklit mala hayır yaklaşımı hem sektörün tüm paydaşları tarafından hem de gerekli yasal mevzuatlarla devlet tarafından desteklenmelidir. Bizler Motor AŞİN olarak 70'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz ve özellikle kendi özel markamız ASPart‘ı bu anlayışla ve bu titizlikle pazarda oturtmayı hedefliyoruz" ifadelerine yer verdi.
GÜNÜN SONUNDA MAĞDUR OLAN HEP TÜKETİCİ
Dolaşıma giren sahte yedek parçalar, araçların teknik yapısına tam uyum sağlamadığı ve kalitesiz malzeme ile ömrü az olduğu için yüz binlerce TL'yi bulan onarım masraflarına yol açıyor. Araç sahiplerinin bakım ve onarımlarda kullanılan parçanın sahte bir parça olmadığını ilk bakışta tespit etmesinin zor olduğunu belirten Aşçı "Otomotiv satış sonrası hizmetlerinde en önemli unsur güven. Güvendiğiniz tedarikçi, güvendiğiniz usta, güvendiğiniz servis ve güvendiğiniz marka, günümüzde maliyetten çok daha kıymetli hale geldi. Hedefi kalitede güvenin adresi olarak koymak gerekirken, maalesef sahte parça gerçeğinde günün sonunda mağdur, yine süreçten habersiz tüketiciler oluyor. Bu sebeple araç sahiplerinin, bildikleri, güvendikleri marka ve servisleri tercih etmesini öneriyoruz." dedi.